- Mehmet Kemiksiz
733 - Kâr-ı Üsküdar
Güfte: Hilmi Dede / Beste:Mehmet Kemiksiz




Oldu peydâ bir mukaddes bestekâr-ı Üsküdâr
Zâtıdır ancak medâr-ı iftihâr-ı Üsküdâr
Darb-ı nutkundan adüvv eyler huzûrundan firâr
Zâtıdır sâhib makâm-ı müsteâr-ı Üsküdâr
Sûzinâk evzâyine dîl- beste uşşâk-ı acem
Savt-ı şevk-efzâsına hayrân kibâr-ı Üsküdâr
Isfahân şâh-ı hicâbından eder azm-i hicâz
Etse âheng-i nevâ ger ol hezâr-ı Üsküdâr
Oldu şarkıyyât-ı şevkinden ferâh-nâk ehl-i şark
Lutf-i tâb-ı mâye-i feyz-i bahâr-ı Üsküdâr
Nağmesinden hâtır-ı uşşâk(ı) pür- şevkutarâb
Hüsn-i elhânına dîl bestenigâr-ı Üsküdâr
Mir-i Fâik kim muhayyerdir mümâşât etmede
Çarha kim zîrâ cenâb-ı nâ’medâr-ı Üsküdâr
Leşke-ri irfânına bîn(ni) sabadır pîş(i) rû
Oldu hep teslîm anâ dâr-ı diyâr-ı Üsküdâr
Mâh-ı evcâra-yı sıdk u istikâmet kim odur
Rast-ı gûlukla hemân şehr-i tişâr-ı Üsküdâr
Olmaz ol merd-i hüseynîden nühüfte sırr-ı aşk
Hep usûl-i aşka vâkıf ol medâr-ı Üsküdâr
Mûsikî erbâbına dâmen-i lütfu bûselik
Nakş-ı akdâm-ı tırâz-ı rehgüzâr-ı Üsküdâr
Sûzidil verdi şerâr-ı şevk-ı verd ü sünbüle
Ebr-i feyzinden mutarrâ lâlezâr-ı Üsküdâr
Pay(ı) bendâsını gerdâniyye-i hûbân olup
Türk ü kürdî etti bend ol kâm(ı) kâr-ı Üsküdâr
Gayş eder ol zât-ı pür feyzin semâî dilleri
Olmasa zâtı yamandır hâl ü kâr-ı Üsküdâr
İştihârı velvele- bahş-i nihâvend û ırâk
Çâr(ı) gâh-ı bâr(ı) gâh-ı sayedâr-ı Üsküdâr
Gayrı ol Hilmî terennüm- sâz-ı âheng-i duâ
Bir duâ et kim ola gevher-nisâr-ı Üsküdâr
Kâr-ı nâtıklar makam ve usûllerin tarifi açısından önemli bir beste formudur. Bu bakımdan serbest bir form olan fihrist taksimlere benzer. Mûsikîmizi öğrenmek ve incelemek isteyenlerin bunlardan birini ya da birkaçını bilmek zorunda olacağı kendiliğinden ortaya çıkar. Nota yazısının popüler olmadığı dönemlerde, bu tür besteler sayesinde makamlarımızın birçoğu unutulmaktan kurtulmuştur denebilir. Mûsikî literatürümüzde çok sayıda kâr-ı nâtık bestesi vardır. Bunların en ünlüleri Hatîb Zâkirî Osman Efendi ile Hamamîzâde İsmail Dede’nin bestelemiş olduğu kâr-ı nâtıklardır. Bu iki eserde Osman Efendi on beş, Dede Efendi ise yirmi dört makamı tarif etmiştir. Zekâi Dede’nin evsat usûlünde bestelediği eserin otuz altı, Ahmed Avni Konuk’un yüz on dokuz beyitlik rast kâr-ı nâtıkında yüz on dokuz makam, Refik Fersan’ın kâr-ı nâtıkında ise kırk dokuz makam tarifi vardır. Bunlardan başka Hâfız Şeyda Dede’nin on sekiz beyitlik hüzzam kâr-ı nâtıkı ile Manisalı Âlim Efendi’nin hicaz devr-i kebîr eserini sayabiliriz. Divan Edebiyatı çerçevesinde kâr-ı nâtık sözleri yazan şâirler yetişmiştir.
Mehmet Kemiksiz, 2011 yılında, Prof.Dr. Mustafa Tahralı tarafından yazılan on yedi makamlı güfteyi; her makamda usul değişimleriyle birlikte nim sakil, çenber, remel, devr-i kebîr, muhammes ve yürük semâî usulleriyle Kâr-ı Nâtık formunda bestelemiştir.
Rast makamı ile başlayan Kâr-ı Üsküdar ise bestekârın bu formda verdiği 26 makamlı ikinci eseridir.